Wednesday, January 3, 2018

Bali Esintileri (şiir)

Bali Esintileri


Yağmur suyunun gidecek bir yeri yoktu;
okyanus suyunun;
onun için açtım kapıyı;
bir kaplan yavrusu gibi kocaman oldu kısa sürede,
bir kaplan yavrusu gibi yırtıcılaştı.

Yağmur suyunun gidecek bir yeri yoktu;
Kapatmışlar tüm yolları, tüm kanalları...
Girecekti içeriye, yoktu kaçarı,
Ben açsam da, açmasam da kapıyı.

Kocaman oluyor işte bir tası bile okyanus suyunun.

Sönmesin mum, rüzgarda.
Ya da sönsün ama elini uzat.
Yarı yarıya kapalı gözlere
Badem göz demişti Nazım usta,
Oysa ben nasıl anlatacağım ki sana...

Bir mısırın bitişi çabuk olursa da,
Kimi zaman yüzyıllarca kalabilir koçanı.

Sağa sola sallanıyor mum ışığı,
Uzaktan gelen şarkılara inat,
Bir bir yanıp sönüyor Bali ışıkları.
Yansın diyorum saçlarım, saçların, saçlarımız.
Yansın diyorum bedenimiz, sulara karışsın.

Mümkün olmadıysa da kavuşmak bu yaşamda,
Öteki yaşamda vardır bir yolu,
Sorarsak Zen rahiplerine
Islanmak ve yanmak eşanlamlıdır işte bu dalgalarda.

Fıstık bitti,
Son paylaştığımız da yitip gitti.
Şimdi sen karışacaksın Japon ((k)(ala))balıklarına, Tokyo sokaklarında.
Şimdi sen uzaklarda, en uzak yürek olacaksın bana.

Karşı karşıya oturduğumuz masa,
Kaydı bir anda.
Yitip gitti Endonez şarkıları,
Bu masa bir gemi şimdi,
Okyanuslarda yol almada.

Oysa bak, sen elini uzattığında,
Ömür alıp kuruya bırakacak bizi,
Kıyıya geri verecek bizi,
Umut ki en usta cankurtaran.
Gölgelerden anlayalım o zaman
Varlıkların anlamını.

Bak kalem de gölge yapar,
Masa da, sen de ben de gölge yaparız sen de ben de.
Bunu duyar bunu söyler Zen rahipleri.
Ellerini diyorum ellerini, uzat ellerini.

Ve gel izleyelim gündoğumunu, günbatımını binyıllarca,
Avuçlarımızda gizil bir harita.
Bir parçası senin avcunda,
Bir parçası benim avcumda.

Ve bu hazine haritasını
Ele geçirmek için,
Yakalamasınlar mı birlikte ikimizi...
Korsanlık günümüze pek de değişmeden gelebildi...

İnanmadılar onlar
Bu hazine haritasının
İnsanlığın son umudu olduğuna...

Çöpten, saklı bir defter çıkarmak gibi.
Çoktan yaktık paraları, gemileri,
Bur’dan dönüş yok,
Sürgüne gönderdik gemilerin kaptanlarını.

Yıldızlar daha bir güzel parlarlar
Okyanus kıyılarında geceleri.
Uzaktan görünen kıyı.
Kuma yazılan yazıların silinişi.
Kıyıda kurumuş ağaçlar,
Kuma batmış çapa.
Kum kalesi.
Kumsalda bir köpeğin yanımıza gelişi,
Birlikte okşayışımız köpeği.
Bellekte kalan puslu anılar...

Gel seninle dalgalara koşalım,
Üstümüzde elbiselerimizle,
Tüm ağırlıklarımızla.

Seninle bu gece
Bali’den Tokyo’ya güzelim
Yüzelim günlerce, gecelerce.

Seninle bu gece
Binip sırtına dalgaları yaran balinaların
dev Japon zıpkınlarına aldırış etmezce.

Petrol uçmuş ve genç kuşaklar,
Balıkçı olmak istemiyorlar.
Ben tutarım tüm balıkları.
Ve geriye, suya bırakırım onları...

...................

Kalktın masadan,
Konuşmak güzeldi,
Öyleyse
Hoşçakal.
Seni Japon haber bültenlerinde,
Grev haberlerinde en önde görmek üzere
Hoşçakal...
Dostça kal...
Kalbimin bir köşesinde kal...



Ulaş Başar Gezgin, 2009, Bali, Endonezya; 3 Ocak 2018

No comments:

Post a Comment